Helsinki Teknoloji Üniversitesi'nden bir ekip 2000 yılında bir rodyum parçasını, mutlak sıfırdan (-273°C) derecenin on milyarda biri kadar daha yüksek bir sıcaklığa kadar soğuttu. Rodyum nadir bir metaldir ve asıl kullanım alanı arabalardaki katalitik konvertörlerdir.
İkinci en soğuk nokta MIT'de (Massachusetts Institute of Technology) bulunmaktadır. Wolfgang Ketterle'nin başında bulunduğu bir ekip 2003'te çok soğuk sodyum gazı meydana getirdi.
Ketterle, Bose-Einstein yoğunlaştırması (maddenin sadece mutlak sıfira yakın derecelerde var olan yeni bir hali) üzerine yaptığı çalışmayla 2001'de Nobel Fizik Ödülü'nü kazandı. Bilime olan ilgisi çocukluğunda Lego oynarken gelişti.
Laboratuvarlarda ołuşturulan bu son derece düşük sıcakıklar dikkate değerdir. Derin uzayda bile sıcaklık -245°C'nin altına nadiren düşer.
Bunun bilinen tek istisnası, Avustralyalı gökbilimciler tarafından 1979'da saptanan Bumerang Nebulası'dır. Bu nebula bir bumeranga (ya da bir papyona) benzer. Merkezinde, Güneş'ten üç kat daha ağır, ölmekte olan bir yıldız vardır.
Bumerang Nebulası son 1500 yıldır saatte 500.000 km hızla gaz püskürtmektedir. Nefesimizi ağzımızdaki dar boşluktan püskürttüğümüzde bu nefesin soğuması gibi, nebuladan sıkısarak çıkan gaz da yayıldığı uzaydan iki derece daha soğuk olur. Bu gaz, şu ana kadar kaydedilmiş en düşük doğal sıcaklık olan -271°C'ye ulaşır.
Bu gazla karşılaştırıldığında, Güneş Sistemi'ndeki en düşük sıcaklık (Voyager II'nin 1989'da Neptün uydularından Triton'un yüzeyinde ölçtüğü -235°C) pek de soğuk değildir; Dünya'da kaydedilmiş en düşük derece ise (1983'te Antarktika'da
kaydedilmiş -89,2°C) gerçekten çok sıcak kalır.
Düşük sıcaklık konusundaki araştırmalar, süperiletkenler üzerine yapılan incelemelerde çok önemlidir. Süperiletkenler, elektrik akımına karşı sıfır direnç gösteren ama şimdiye kadar sadece çok düşük sıcaklıklarda işleyen maddelerdir.
Eğer süperiletkenler kullanıma sokulabilirse dünyayı tamamen değiştirebilirler.
Bilgisayarların hızını çok büyük miktarda arttırırken, elektrik tüketimini ve sera gazı salımını muazzam derecede kısabilirler. Süperiletkenler yakıtsız ulaşımı, tehlikeli X ışınlarını kullanmadan insan vücudunun içini görmenin alternatif bir yolunu ve E-bombayı (hiçkimseyi öldürmeye gerek duymadan düşmanın elektronik aksamını yok eden bir silah) mümkün kılacak.
İkinci en soğuk nokta MIT'de (Massachusetts Institute of Technology) bulunmaktadır. Wolfgang Ketterle'nin başında bulunduğu bir ekip 2003'te çok soğuk sodyum gazı meydana getirdi.
Ketterle, Bose-Einstein yoğunlaştırması (maddenin sadece mutlak sıfira yakın derecelerde var olan yeni bir hali) üzerine yaptığı çalışmayla 2001'de Nobel Fizik Ödülü'nü kazandı. Bilime olan ilgisi çocukluğunda Lego oynarken gelişti.
Laboratuvarlarda ołuşturulan bu son derece düşük sıcakıklar dikkate değerdir. Derin uzayda bile sıcaklık -245°C'nin altına nadiren düşer.
Bunun bilinen tek istisnası, Avustralyalı gökbilimciler tarafından 1979'da saptanan Bumerang Nebulası'dır. Bu nebula bir bumeranga (ya da bir papyona) benzer. Merkezinde, Güneş'ten üç kat daha ağır, ölmekte olan bir yıldız vardır.
Bumerang Nebulası son 1500 yıldır saatte 500.000 km hızla gaz püskürtmektedir. Nefesimizi ağzımızdaki dar boşluktan püskürttüğümüzde bu nefesin soğuması gibi, nebuladan sıkısarak çıkan gaz da yayıldığı uzaydan iki derece daha soğuk olur. Bu gaz, şu ana kadar kaydedilmiş en düşük doğal sıcaklık olan -271°C'ye ulaşır.
Bu gazla karşılaştırıldığında, Güneş Sistemi'ndeki en düşük sıcaklık (Voyager II'nin 1989'da Neptün uydularından Triton'un yüzeyinde ölçtüğü -235°C) pek de soğuk değildir; Dünya'da kaydedilmiş en düşük derece ise (1983'te Antarktika'da
kaydedilmiş -89,2°C) gerçekten çok sıcak kalır.
Düşük sıcaklık konusundaki araştırmalar, süperiletkenler üzerine yapılan incelemelerde çok önemlidir. Süperiletkenler, elektrik akımına karşı sıfır direnç gösteren ama şimdiye kadar sadece çok düşük sıcaklıklarda işleyen maddelerdir.
Eğer süperiletkenler kullanıma sokulabilirse dünyayı tamamen değiştirebilirler.
Bilgisayarların hızını çok büyük miktarda arttırırken, elektrik tüketimini ve sera gazı salımını muazzam derecede kısabilirler. Süperiletkenler yakıtsız ulaşımı, tehlikeli X ışınlarını kullanmadan insan vücudunun içini görmenin alternatif bir yolunu ve E-bombayı (hiçkimseyi öldürmeye gerek duymadan düşmanın elektronik aksamını yok eden bir silah) mümkün kılacak.