İnsanlar bilgiyi yayma ve paylaşma gereğini hissedince yazı yazmak için daha hafif ve daha kolay taşınabilir nesneler kullandılar. Eski Mısırlılar papirüs bitkilerini presleyip tomar yapıyorlar ve is, reçine, su karışımından oluşan bir mürekkeple üzerlerine yazı yazıyorlardı. Romalılar parşömen veya tirşe diye bilinen gerilmiş hayvan derilerine yazı yazdılar. Milattan sonra ikinci yüzyıl dolaylarında Çinliler yazı yazmanın akıllıca bir yolu olarak kağıdı icat ettiler. Çinliler, Koreliler ve Japonlar metinleri bütün halde tahta blokların üzerine kazıyıp, ardından bu bloklara fırçayla mürekkep sürerek, kağıt toplarını mürekkepli blokların üzerine bastırıyor, böylece metinleri tekrar tekrar üretebiliyorlardı. Tahta basma kalıbı baskının icadından sonra bile yazılı söz, elitlerin (zenginler ve ruhban sınıfının) ilgi alanı olarak kaldı. Sırf kitapların maliyeti toplumun büyük çoğunluğunun cahil kalmasına neden oldu. Neyse ki 1440'lı yıllarda Johannes Gutenberg üzerinde çalıştığı çığır açan buluşunu duyurdu:Portatif matbaa harfleri.Bu buluş matbaaya giden yolu açtı.
Taşınabilir Papirüs
Temmuz 31, 2019
0
Tags