Açık denizde, koca okyanusun ortasında, küçük ve orta boy balıklar için köpekbalığı, yunus, orkinos gibi güçlü düşmanların saldırısından kaçıp kurtulabilmek kolay iş değildir. Balık dünyasındaki bir tür ise, bu kovalamacalar için diğerlerinin yapamayacağı emsalsiz bir taktik geliştirmiştir. Yaşam savaşında hayatta kalabilmek için kullandığı bu farklı taktik uçmaktır. Aslında buna tam olarak uçmak da denilemez. Su üzerinde süzülmek veya sekmek daha doğru bir tanım olur.
Uçanbalıklar özellikle okyanusu küçük teknelerle geçenlerin karşılaştıkları en ilginç olaylardan biridir. Sabah olduğunda kahvaltı için sanki denizin bir armağanıymış gibi güverteye düşmüş uçanbalıklar bulmak olağandır. 20 dereceden daha sıcak sularda yaşayan uçanbalıklar başlarının hemen gerisindeki uzun göğüs yüzgeçleri sayesinde benzer diğer balıklardan kolaylıkla ayırt edilebilir. Soğuk denizlerde pek bulunmazlar çünkü soğuk su uçanbalıkların uçmasını sağlayan yüzgeç ve kuyruk kaslarının hareketlerini sınırlar.
Yaklaşık elli cinsten oluşan uçanbalık ailesine ait balıklar yüzgeçlerini kanat olarak kullanıp havada kısa mesafelerle yol alabilirler. İki veya dört kanatlı olurlar. İki kanatlı olanların sadece göğüs yüzgeçleri gelişmiş, uzamış ve kanat halini almıştır. Dört kanatlı kuzenlerinin karınlarının altında bir çift daha kanatlaşmış yüzgeç vardır. Kuyrukları simetrik değildir, üst kısmı alt kısmından daha küçüktür. Çoğunun boyu 15-30 santimetre arasındadır ama 50 santimetreye ulaşanları da vardır.
Denizdeki bütün balıklar suda kuyruklarını sağa sola sallayarak ilerler. Burnunu su yüzeyine yönelten balık hızlı kuyruk darbeleri ile yüzeye geldiğinde, o hızla dışarı fırlayabilir. Bunu hemen bütün balıklar yapabilir. Üstü açık akvaryumlardaki balıklar bile bazen suyun üstüne fırlayarak dışarı düşebilir. Yunuslar, balinalar, köpekbalıkları ve daha birçok deniz canlısı da farklı amaçlarla bir şekilde suyun üstüne çıkar ama az ileriye düşerek tekrar suya girerler. Onlarınki uçmak sayılmaz.
Aslında uçanbalıklarınki de pek uçmak sayılmaz. Uçma şekli kuşların uçuşu gibi değildir. Kanat şeklini almış yüzgeçlerini çırpmazlar. Yüzgeçlerini açarak gerip sabitleştirir ve havada planör gibi süzülürler. Bu nedenle uçma mesafeleri rüzgâra ve hava akımlarına bağlıdır.
Uçanbalığm havalanma şekli de ilginçtir. Yetişkin bir uçanbalık yüzgeçleri kapalı vaziyette su altında hız kazanıp yüzeye dar bir açı ile çıkar. Dışarıda vücudu dik durumdayken kuyruğunun ucunu suya saniyede 50 kere vurarak su yüzeyinde ilerlerken ön yüzgeçlerini kanat gibi açarak havalanır ve planör uçuşuna geçer. Uçmaya başlayana kadar savurduğu kuyruk darbelerinin etkisiyle yüzey boyunca zigzaglar çizer.
Havadaki ortalama hızı saatte 55 kilometre kadardır. Başlangıçta 65 km. olan bu hız sonradan 30 kilometreye düşer. Hız iyice azaldıktan sonra karın üstü suya düşer. Suyla temasa geldiğinde kuyruk yüzgeci ile yaptığı çok hızlı hareketlerle (belirgin bir vızıldama sesi çıkararak) tekrar havalanabilir, bunu bir kaç kez tekrarlayabilir. Genellikle 30-50 metrelik aralıklarla uçarlar ama 300 metreyi aşan mesafeler kat ettikleri de görülmüştür.Uçmaya ara vermeleri çoğunlukla yüzgeçlerinin kuruması ve sertleşmesi nedeniyledir.
Uçanbalıkların yunuslar gibi hızlı düşmanlarından kaçmak için uçtukları biliniyor, ancak uçma nedenleri ile ilgili başka teoriler de var. Su yüzeyindeki böcekleri avlamak için uçtukları tezi pek inandırıcı gözükmüyor çünkü yaşadıkları açık deniz ve okyanuslarda pek böceğe rastlanmaz. Uçarken kanat çırpmaması nedeniyle bir yerden diğerine giderken enerji kaybım azalttığı görüşü de doğru olamaz çünkü balık sudan havalanırken saniyede 50 kez hızla suya vurduğu kuyruk darbeleri ile daha çok enerji kaybeder.
Plankton ve küçük balıklarla beslenen uçanbalığın gıda aranırken etrafı yukardan daha geniş bir açıdan görebilmek için havalandığı tezi ise daha akla yakın geliyor. Balığın gözünün düz satıhlardan oluşan saydam tabakasının, hem suda hem havada iyi görmesini sağlaması bu görüşü güçlendiriyor.